top of page

Alaa Alhassoun, Patricia A. Cordoba,

Didem Erbaş, Imad Habbab, Merve Ünsal

Küratör | Curator: Efe Levent

Ortopedi

Orthopaedics

28/3 — 28/4/2019

the-orthopaedic-tree-2.jpg

Nicolas Andry, Orthopedie, 1741

Toplumsal baskı, insan varoluşunda kaçınılmaz ve evrensel bir olgu olarak görülebilir. Fakat baskı kavramını bu şekilde evrensel olarak nitelendirmek, gerçekçilikten uzak, karamsar bir hayal gücünün tezahürü olarak da görülebilir. Bu tür mutlak karamsarlık eğilimleri, baskıyı farklı şekillerde hayal etmeyi, heybetli zırhındaki çatlakları saptamayı engelliyor. Eğer toplum olarak baskı ve şiddet rejimlerinin değişkenliğinin farkına varabilirsek, yaratıcı üretimi seferber ederek bu rejimlerin işleyişini sabote etmek için bir umut penceresi yaratabiliriz.

Aydınlanma ve modernitenin getirdiği “gerçekleri” kavramaya yönelik saplantı, toplumsal baskı sistemlerinin evrilmesine neden oldu. Bu vesileyle, doktorlar, eğitimciler ve şehir plancıları gibi profesyonel uzmanların, toplumların ve bireylerin sağlığı için ortopedik müdahalelerde bulunmaları da teşvik edilen bir duruma dönüştü. Sömürgecilik tarihi boyunca, bu müdahale sistemleri, kendilerini evrensel ilan edip yayılarak başka toplumların işgal ve sömürüsünü meşru kılmak için kullanıldı.

Günümüzde bu evrenselleştirme projesine, dünya çapında yaygın olan “yerli ve milli” olma çabası eklendi. Ulus devleti, yerel kimliğin mutlak teminatçısı olarak gören bu tür çabalar, sömürgeci tahakkümden bir kopmayı değil, aksine devamlılığı işaret ediyorlar. İnsanları gerek evrenselleştirmek, gerekse millileştirmek için uygulanan tahakküm rejimlerinin tümünü, ortopedi başlığı altında topladığımız zaman, bu tahakkümün hangi yönde gerçekleştiği önemini yitirmeye başlıyor.

Bu projedeki amacımız, toplum mühendisliğinin yönleri konusunda taraf tutmadan, ortak bir değerlendirme yapabilmek. Umudumuz, toplumun farklı kesimlerinin maruz bırakıldıkları ortopedik müdahalelerin izlerini topluca gözlemleyebilmek, mağduriyetleri yarıştırmadan paylaşabilmek.

Biz, kültür ve sanat kurumlarının da, kendi alanlarında otorite kurmak sureti ile bu ortopediye iştirak etme riskini taşıdıklarını düşünüyoruz. Bu sebeple de, kuramsal temelimizi yerleşik kanaat önderlerinden uzak, gönüllerimize yakın bir yerde tutmak konusunda hemfikiriz. Bu yüzden Derrida’dan girip Habermas’tan çıkan kısırlaşmış teoriler yerine, kendi varoluşumuzu referans alan yaratıcı üretim süreçleri oluşturmayı hedefliyoruz.

Sanatın farklı disiplinlerinden gelen sanatçılar, ortak ilgi alanları olan baskı ve tahakküm temaları çerçevesinde bir araya geliyor. Geçmiş ve gelecek arasındaki süreklilik, Didem Erbaş’ın sanatsal duyarlılığında merkezi bir yer tutuyor. Yağlıboyalarında ve yerleştirmelerinde zamansız bir dil kullanan sanatçı, otorite figürlerini şekilsizleştirerek kalıcılıklarını vurguluyor.

Merve Ünsal, birey ve toplum arasındaki mesafeleri alışılmışın dışında performanslar ve fotoğraf teknikleriyle inceliyor. Ünsal’ın işleri, kamusal hayattaki şiddet ve özel hayattaki endişe durumları arasındaki bağlantıları akademik bir araştırma titizliğiyle gözler önüne seriyor.

İşlerinde hikayesel kurgulardan sıkça yararlanan sanatçı Imad Habbab, son zamanlarda kent ve insan ilişkisini ele alan temalar üzerinde çalışıyor.

Patricia A. Cordoba, sanat üretimiyle olan ilişkinin sanatçıyı dönüştürme olasılığıyla ilgileniyor. Sanatçı, eğitimci ve zanaatkar vasıflarıyla, baskı sanatının imkanı sınırlı olan gençler arasında yaygınlaşması için de çaba gösteriyor.

Alaa Alhassoun ise, yağlı boya ve sulu boya çalışmalarıyla, şiddet ve yerinden edilme konularını işliyor. Benliğini saklamak ve ortaya çıkarmak arasındaki tereddüt hali, Alhassoun’un sanatsal üretiminin merkezinde yer alıyor.

Açılış: 28/03/2019  Saat : 18.00-21.00

Social oppression can be seen as an inevitable fact of the human condition. But classifying oppression as universal is the manifestation of an exceptionally pessimistic imagination, detached from realism. Such inclinations of absolute pessimism prevents the possibility of taking on oppression in subversive ways. If we can detect the malleability of regimes of oppression and violence, we can open a window of hope by mobilising creative production to sabotage these regimes.

The fixation of Enlightenment and modernity with grasping "the truth", has caused systematic oppression to evolve. This occasion has encouraged professional experts like doctors, educators and urban planners to perform orthopaedic interventions over individuals and society. Throughout the history of colonialism, these intervention systems have expanded by claiming universality and they have been instrumental in legitimising invasion and exploitation.

Recently, a global effort to become "domestic and national" is supplementing the universalist project. These efforts which see the nation state as the absolute custodian of regional identity, do not indicate a break from but continuity of colonial oppression. When we bring all the oppressive systems to nationalise and universalise humanity under the title of orthopaedics, the direction of this repression starts to lose its significance.

Our goal with this project is to make an evaluation, without taking a side on the directions of social engineering. Our hope is to collectively observe the traces of orthopaedic interventions made on different parts of society, to be able to share diverse forms of victimhood without competing.

As participants, we are aware that cultural institutions often create systems of authority in their field and risk being complicit in these orthopaedic interventions. This is why we unanimously agree to keep our conceptual foundations away from canonical opinion leaders and close to our hearts. This is why instead of reciting fanciful theories by the Habermases and the Derridas of this world; we want to bring into being creative production processes which take our own existence as a reference point.

From various disciplines of art, the artists in this project come together around themes of oppression and domination which are also their common interests. The continuity between past and present occupies a central place in Didem Erbaş's artistic sensibility. The artist uses a timeless language in her works and emphasises the stability of authority figures by amorphing them.

Merve Ünsal investigates distances between society and individuals through unusual performances and photographic techniques. Ünsal's works illuminate the relationship between public violence and private anxiety with the rigour of an academic investigation.

Imad Habbab is an artist who often uses stories in his works. Recently he is working on themes which elaborate the relationship of individuals with the city.

Patricia A Cordoba is interested in artistic production's possibility of transforming the artist. The artist also uses her qualifications as an artisan and educator to spread print art among youths with limited means.

Alaa Alhassoun examines the subjects of violence and displacement with his watercolours and oil paintings. The state of uncertainty between hiding and revealing the self is at the centre of Alhassoun's artistic production.

Opening: 28/03/2019  Hours : 18.00-21.00

2.JPG
1.JPG
5.JPG
6.JPG
3.JPG
4.JPG
bottom of page